İSTİKLAL MENÜ
Ana Sayfa
GÜNCEL HABERLER
EDİTÖRDEN
=> 2436Vz-vvSehirici Dolmusları "Sanayi Sitesi"
=> 2436Vz-vvYoksullugun Gözü Kör Olsun
=> 2436Vz-vvIlce Emniyet Mudurlugu
=> 2436Vz-zzKatarak Ameliyati Zor Degil
=> 2436Vz-zzBakirköyde Indirimli Magzalara Hücum
=> 2436Vz-182a-Kitaplarin Özeti TOGA
=> 2436Vz-190-Evin Bereketi Cocuk, Merhameti Kadin
=> 2436Vz-193a-Ege'de Bag Bozumu
=> 2436Vz-195-TogaMedya-Gazeteciler
=> 2436Vz-196a-Hollanda 2017 Tatili
=> 2436Vz-Allahdiyen Yaylasi
=> 2436Vz-Servet 13b-Hatay da Kunefe Yenir
=> 2436Vz-Tibbi Bilgiler-14a-Adimi Unuttum
=> 2436Vz-Türkiye'nin Zenginleri
=> 2436Vz-Kar Sertavulu Esir Aldı-Keskeler Olmasa
=> 2436Vz-Manisa Köprübasina Dogalgaz Geliyor
=> 2436Vz-uuDemirci Unutmaz Zeytinyag Fab Sezonu Acti
=> 2436Vz-Zeytinlik Yangini
=> 20-Osman ile Neriman
=> 21-Traktör Bozuldu Bintepeler'de
=> 22-Mercedes Cope Gitti
=> 23-Kabadayı Yesil Ejder
=> 24-Listenin 2. Sirasi
=> 25-Anahtar: Duyarli Insanlar
PiCASSO RESSAM
YOL HiKAYELERi
AKTÜEL DOSYALAR
Türkce Ögretmeni ve Okunan Okullar
Hollanda'da Öğretmenlik Yılları
D66 Parti Adaylari
Basbakan Erdogan'in Hollanda Ziyareti
Salihli'nin Sultanları voleybolda 3-0 yendi
Baskan Kayda ile Basin Mensuplari
Şiir Şöleni ve BizimEce Şairleri
Brüksel AB ve Hollanda II.Kamer
El Mercan Balık Sarayı
Toga'dan Duvar Resimleri
50-Salihli Karlar Altında
Linkler
İletişim
Ziyaretçi defteri
 


 





 










 





 











2436Vz-zzKatarak Ameliyati Zor Degil


 

BULANIK GÖRMEYE BAŞLAMAK KATARAK SİNYALIDIR


Görme kalitesini zamanla azaltarak hem günlük yaşamı hem de sağlığı etkileyen katarakt, dünyanın en sık karşılaşılan görme kaybı nedenlerinden biridir.  

TÜRKİYE
28 Kasım 2025 // Salihli İstiklal Gazete// 2436V //

©CNN TÜRK

Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Alper Yazıcı, toplumda sıkça sorulan sorulara açıklık getirerek, katarakt konusunda erken farkındalığın önemine dikkat çekiyor.  

Katarakt, göz merceğinin zamanla saydam yapısını kaybederek matlaşması sonucu ortaya çıkar. Zamanla ilerleme gösteren bu durum, hem uzak hem yakın mesafede görme kalitesinin azalmasına yol açabilir.   Doç. Dr. Alper Yazıcı, kataraktın genellikle yavaş ilerlediğini ve hastaların başlangıçta bunu yaşa bağlı doğal bir süreç gibi yorumladığını belirterek şu ifadeleri paylaşıyor, “Araç kullanırken ışıkların dağılması, okumada zorlanma, bulanık ya da sisli görme gibi şikayetler varsa; bunlar çoğu zaman kataraktın erken uyarı işaretleridir.”

DOÇ. DR. REFİKA HANDE KARAKAHYA, BULANIK YA DA SİSLİ GÖRME KATARAK DANDIR

Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Refika Hande Karakahya, yapılan araştırmalar sonucu dünya genelinde yaklaşık 18 milyon kişinin katarakt sebebiyle körlük yaşadığını bildirdi.

Güven Çayyolu Tıp Merkezi Göz Hastalıkları Bölümü’nden Uzman Doç. Dr. Refika Hande Karakahya, küresel ölçekte yapılan son araştırmalara değinerek, kataraktın halen dünyanın en yaygın önlenebilir körlük nedeni olduğunu belirtti. Aynı zamanda Karakahya, verilere göre dünya genelinde yaklaşık 17 milyon kişinin katarakt kaynaklı körlük yaşadığını belirtti.

17 MİLYON KİŞİ KATARAKT KAYNAKLI KÖRLÜK YAŞIYOR

Refika Hande Karakahya, Türkiye’de yapılan son çalışmalarda katarakt rahatsızlığında artış olduğuna dikkati çekerek, bölgesel araştırmalarda sadece 40 ila 49 yaş grubunun bile katarakt oranının yaklaşık yüzde 4’e ulaştığını söyledi. Doç. Dr. Karakahya, "Küresel ölçekte yapılan en son araştırmalarda da kataraktın halen dünyanın en yaygın önlenebilir körlük nedeni olduğunu gösteriyor. Verilere göre dünya genelinde yaklaşık 17 milyon kişi katarakt kaynaklı körlük yaşıyor. Yaşa bağlı gelişen kataraktların ameliyatında yaş sınırı yoktur. Önemli olan, kişinin yaşı değil, genel sağlık durumu ve gözün cerrahiye uygunluğudur. Özellikle ileri yaşta, ameliyatı ertelemek çoğu zaman daha büyük sorunlara yol açar" şeklinde konuştu.

 

40 YAŞ SONRASI DÜZENLİ GÖZ MUAYENESİ ÖNEMLİ

Doç. Dr. Karakahya, katarakt tedavisinin cerrahi ile başarılı şekilde sonuçlandığını kaydederek sözlerine şöyle devam etti:

"Özetle katarakt ameliyatında yaş bir sınırlayıcı faktör değildir. Aksine, ileri yaşta görmenin iyileştirilmesi; bağımsızlık, hareket kabiliyeti, sosyal yaşam ve zihinsel sağlık ile yaşam kalitesini doğrudan destekleyen son derece değerli bir adımdır."







***************************************************************
 




KURBAN BAYRAMI


BAYRAM: “SÜLALENİN BİR ARAYA GELMESİ DEMEK”

Çocukluğumdan beri, daha doğrusu aklımın erdiği yıllardan bu yana dini bayramların ayrı bir önemi var bizim ailede. Bizde bayram demek; birlik, beraberlik, sülâlenin bir araya gelmesi demek. Arada kaç kilometrelik mesafe olursa olsun, bayram gününde dayım, amcam, halam, teyzem ve yakın akrabalar bizde buluşurdu. Çünkü adettir, sülâlenin en büyüğü neredeyse oraya gidilir. 99 yaşında hakkın rahmetine kavuşan haminnem bizde kaldığı için bayram günleri bizim ev uğrak yeri olurdu. Bu vesileyle hısım akraba yıl da bir kez de olsan birbirinin yüzünü görürdü.

MAKALE: Mustafa Toga // Haber: 055  

Ailenin ekonomik durumu ne olursa olsun bayram gelmeden önce kaldığımız konak baştanbaşa kireçle badanalanırdı. Annem, her bayram baklavanın yanı sıra mutlaka suböreği de açardı. Bayılırdık böreğe, tatlıya. Bayram gününü iple çekerdik.

Tepeden tırnağa yenilenirdik. Benim ve kardeşlerimin bayram elbiselerinin çoğunu annem dikerdi. Her bayram yeni modeller yapmayı başarırdı. Sonra bütçeye göre ayakkabılar, yeni çoraplar alınırdı.

BAYRAM HARÇLIĞI

Bayram harçlığı demek bol harcama demekti. Çünkü bayramda ceplerimize para dolardı. Babam bayram süresince gün başına bir lira verirdi. Diğer akrabalardan da gelirdi harçlık. Harca harca bitmez. Bazı bayram günlerinde kasabada kurulan Lunaparka gider, dönme dolaba biner, pamuk şeker yer, gazoz, simit alırdık, yine de harçlıklarımız bitmezdi.

Hiç unutmam..! Bir bayram günü dayım (biz ona cimri Ahmet dayı derdik) elini öpen ağabeyime, çıkartıp bir kağıt para verdi. Hepimiz için ağabeyimin avucuna harçlık diye konan ilk kağıt paraydı bu. Dilimiz tutuldu sanki. Olacak şey miydi? Koskoca beş lirayı ona veriyorlardı. Şaşkınlıktan ağabeyim, teşekkür etmeyi dahi unuttu. Parayı geri uzattı ve ‘Hiç değilse birazın geri al dayı’ dedi. Nasıl gülmüştü dayım, parayı geri ağabeyimin eline koyarken. O gün bugün ailede halâ her bayram kahkaha ile anlatılır bu mutlu olay.

Kurbanda, babam her zaman iki koç alırdı. Biri ninemin, diğeri bizimdi. Bayramın ilk günü nineminki, ikinci günü ise bizimkisi kesilirdi.

AKRABALAR BİZDE TOPLANIRDI     

Gelenek haline gelmiş dedim ya. 99 yaşındaki ninem Hamide Kılıç (2*) bizde kaldığı için Kurban bayramının ikinci ya da üçüncü günü Adana’nın Kozan İlçesi Faydalı köyünden Ahmet dayım, Hasibe yengem ve çocukları Miyasa, Fatma, Cennet, Fahri, Saadet, ikinci eşi Şerife ve çocukları Mehmet, Bahri, Durdu yine Faydalı köyünden Fadime teyzem ve çocukları Hacer, Halit, Halide, Hüsniye, İdris, Hatice, Mehmet. Yastıçalı köyünden Hatice (Kartal Hatça) teyzem ve çocukları Mustafa, İbiş, Fadıma, Mehmet, Ali, Ayten. Adana’dan Ali amcam ve çocukları Mesut, Mesude, Selma. Aslında Ali Kayacı öz amcam değildi. Babam (Celil 1930 ) daha 3 aylıkken ölen babasının (İsmail 1904) ardından başka kocaya kaçan annesinin (Amentü 1899) bıraktığı bebeğe bakıp büyüten halasının çocuğu. Ama biz onları hep amca olarak bildik. Paris’den Zekariye amcam ve çocukları Hasan, Aykut. Osmaniye’nin Kadirli İlçesinden Fadıma halam ve çocukları Hürü, Hüsniye, Fadik, Vahide, Emiş, Mustafa, Zeynep, Mehmet, Ayşe.

Ne güzeldi o günler avlunun içerisi çocuk sesleriyle dolardı. Konağın o tahta merdivenlerine çocukların elinden ne çektiğini bir sora bilseniz çünkü günde bin defa patır kütür bir aşağı bir yukarı koşturup dururduk.

ERKEKLER BAYRAM NAMAZINAN GELİRDİ

Her bayramda, evin erkekleri bayram namazını kılmaya camiye gittiklerinde ninem biz küçükleri etrafına toplar, bayram hakkında bilgiler verirdi. ‘Kurban Bayramı, İslâm dininin en önemli iki bayramından biridir çocuklar. Nasıl ki Ramazan Bayramına, oruç ayının bitmesiyle birlikte ağzımız tatlansın diye şekerli şeyler yememizden dolayı ‘ Şeker Bayramı da’ deniyorsa, ‘Kurban Bayramı da’ adını, Allah için koyun, deve, sığır cinsinden hayvanlardan birini kurban kesmekten alır, derdi.

Sonra devam ederdi dişsiz avurdunu gevele gevele anlatmaya : ‘ Hz. İbrahim’in erkek evlâdı yokmuş. Karısıyla birlikte her gece, bir erkek evlât vermesi için Allah’a yalvarırlarmış. Bir gün bir melek gelmiş. ‘ Allah-u Talhan’nın mesajını getirdim size. Bir oğlunuz olacak ama çocuk akıl-bali yaşına gelince en sevdiğiniz şeyi Yüce Yaradan için keseceksiniz’ demiş. Derken günler-haftalar-aylar geçmiş ve Hz. İbrahim’in oğlu İsmail dünyaya gelmiş. O günden sonra anne baba ve tüm aile neşe içerisinde, çok mutlu yaşamaya başlamışlar. 

Ninem arada bir konuşmasına ara verir, anneme ‘ Kızım…! Çocukların ağızı kurudu içecek bir şeyler getir, ya da benim sandığımdaki bayram şekerlerinden biraz çıkarda ağızları tatlansın’ derdi. Dikkatimizi dağıtmamak için ninem öykü, masal anlatırken yüz mimiklerini çok iyi kullanırdı. Sonra kaldığı yerden hikâyesine devam ederdi. ‘ İsmail 10 yaşına geldiğinde aynı melek yine gelmiş ve Hz. İbrahim’den sözünü yerine getirmesini istemiş. Hz. İbrahim de en sevdiği 10 devesini keseceğini söyleyince. - ‘ Hayır…! ’ demiş Melek ‘ En sevdiğin şeyi yani oğlun İsmail’i kesmelisin.’ Hz. İbrahim, oğlu İsmail’in gözüne bakmış. İsmail; ‘ Baba, Allah’a verdiğin sözü yerine getir, ben hazırım’ demiş. Oğlunu da alıp dağa çıkan Hz.İbrahim, İsmail’i yere yatırıp kesmek istemiş ama bıçak kesmemiş. Hz. İbrahim sinirlenmiş ve bıçağı taşa vurmuş taş boydan boya yarılmış. Bu arada gökten, bir koçun boynuzlarından tutmuş olan iki melek uçarak yanlarına gelmiş.

HZ. İBRAHİM’İN OĞLU İSMAİL

Ey İbrahim, sen yükümlülüğünü yerine getirdin. Bu açık bir imtihandı başardın. Artık oğlunun yerine, Allah için bu koçu kurban edebilirsin” demişler. Böylece Müslümanlar her yıl Allah’a yalvarmak ve yakınlaşmak niyetiyle kurban keserler, derdi ninem. Hali vakti yerinde olanların da mutlaka hacca gitmelerinin gerektiğini vurgulardı. Kurban bayramı, Hac ibadetinin zirvesidir. Minâ’da hacıların hakikati arama ve Allah’a ulaşma coşkusu yüzlerinden okunur. Allah’ın aşkına tutkun insanlar, büyük bir coşku ve şevkle ihlâs’ın göstergesi olarak en sağlam bir hayvanı seçip, kurban etmeye çalışırlar, derdi. Konuşmasının uzamasından dolayı sıkılmadığımız kanaatine varınca anlatmaya devam ederdi.

Kurban, Zilhicce ayının 10. günü başlayan ve dört gün süren bir bayramla kutlanır. İlk üç güne nahr günleri denir ki, bu günlerde kurban kesilir. Birinci gün fazilettir, hemen bayram namazından sonra kesilir. Kurbanın hükmü kan akıtmaktır, hayvan boğazlanmazsa kurban kesilmiş olmaz.

Kurban, şahıs için sünnet-i ayndır, yani ev halkından biri keserse diğerlerinden borç düşer. Kurban hür, mukim, müslim, zengine vaciptir. Zengin demek, temel ihtiyacı dışında en az 200 dirhem gümüşe sahip kişi demektir, yani asgari geçim ücreti dışında birkaç milyar veya buna mukabil mal demektir.

KURBANLIK HAYVANLAR SAĞLIKLI OLMALI

Kurban ancak koyun, keçi, deve, sığır cinsinden hayvanlardan olur. Koyun ve keçi 1 yaşında, deve 5 yaşında, sığır 2 yaşında olacaktır. Her kurban bir kişiliktir, ancak deve, manda ve sığırı 7 kişi ortak kesebilir.

Kurbanlık hayvan şaşı, topal, boynuzsuz, kulağı yarık, bir iki dişi eksik olabilir fakat kör, dişsiz, kulaksız, memesiz, hasta olursa kesilemez.

Bayram namazından sonra hayvan kıbleye yatırılır. Bu sırada eziyet edilmez, çekilmez, sürüklenmez. Keskin bir bıçakla kesilir. Keserken Bismillahi Allahu Ekber, denilmezse, eti yenmez. Hayvanı sahibi keser veya bir vekile kestirir. Boğazlama bir hamlede yapılır, hayvana acı çektirilmez.

Kesimden sonra etin üçte biri sadaka olarak dağıtılır, Kurban derisi tuzlanarak kurslara, kurumlara verilir. Hz. Peygamber, veda haccında Hz. Ali’ye, kurban olarak kesilen develerinin başında durmasını ve bunların derileri ile sırtlarındaki çullarını sadaka olarak vermesini emretmiştir. (1*)

KURBAN ETİNİN ÜÇTE BİRİ FAKİRLER DAĞITILIR

Kurban kesim işlemi bittikten sonra bayramın ilk günü genellikle etlerin düzenlenmesi, dağıtılmasıyla geçer, mezarlığa gidilir, akşama doğru komşulara bayram ziyaretleri yapılır. Bayramda mutlaka küskünlerin barışması gerekir derdi, mekânı cennet olası nineciğim.

Hey gidi günler hey..! Ne güzeldi eski bayramlar.

BAYRAĞI 92 YAŞINDAKİ ANNEM DEVRALDI

1882 yılında Adana’nın Kozan ilçesine doğup1981 yılında, 99 yaşında Kozan’ın Yastıçalı Köyünde hayata gözlerini yuman anneannemin yerini o günden sonra annem devraldı. Mekân yine aynı mekân ama figüranlar değişti. Artık dayılarım, amcalarım değil de annemin evlatları ve onlardan doğan yeni jenerasyon bu geleneği devam ettirmeye çalışıyor. Babadan kalma konakta ikamet eden Süleyman ağbeyimin yanında kalan annem Ayşe’nin (Osmanlı Eşe Hatun) etrafından toplanıyorlar. Kimle gelmiyor ki..? Evlatlar, torunlar, torunların çocukları damatlar, gelinler derken 85 kişilik bir köy kadar oluyorlar.

Osmaniye’nin Kadirli İlçesi Aşağıçiyanlı Köyü Kızhasanlı Mahallesindeki ata yadiğarı konağa, abim SÜLEYMAN (1952), yengem Zübeyde Göher, çocukları ve onlardan doğan torunları Serkan-1974 (eşi Gamze)=(Bedirca)=(Yiğit Ömer-2017), Ayşegül-1979 (eşi Osman)=(Buse)=(Berkay), Sezgin-1981 (eşi Tuğba)=(Ayaz-2014), Serdar-1982 (eşi Ebru), Celil-1984 (eşi AslıGÜLSEREN 1954 (eşi İsmet Deringöl): Celil-1973 (eşi Demet)=(Batuhan)=(Mert), Osman-1976 (eşi Hülya)=(Dilara)=(Yağız-2015), Behiye-1978 (eşi Serdar)=(Simge), MUSTAFA 1958 (eşi Mukadder İzmirlioğlu): Kamuran Duygu-1985, Ayşe Damla-1990, Emre-1998, Okan-2003, ALİ 1957 (eşi Zübeyde Ardıç): Selçuk)-1982 (eşi Aylin)=(Ali Efe)=(Aras)=(Mira), Samet-1985 (eşi Meryem) =(Tolgahan-2017)=(Uygar-2020), Sibel-1991 (eşi Ali)=(Emir Ali)=(Poyraz-2018), İSMAİL 1962 (eşi Çile): Merve-1999, Melisa-2004, ELİF 1964 (eşi Mehmet Duyul): Emel-1989 (eşi İlker)=(Ömer-2016)=(Defne-2021), Birol-1997, TUNCAY 1966 (eşi Recep Saruhan): Mehmet-1985 (eşi Emel)=(Hira-2014), Embiya-1986, Özlem-1989 (eşi Erkan)=(Türköz Tüte)=(Hayriye İdil-2017), Vildan-1992 (eşi Ufuk)= (Baran-2016)=(Hatice Tanem-2017), HAYRİYE 1968 (eşi Mustafa Başpınar): Jale Ayşe-1991 (eşi Halil)=(Zeki Umut-2014)=(Mustafa Ali-2015), Tayfur-1993, Alpaslan-1998. Görüyorsunuz işte geniş aile, 85 kişi say say bitmiyor.     

İnşallah bu Kurban Bayramında da yine tüm sülâle bir araya geliriz.

 

Küskünlerin barıştığı, sevenlerin bir araya geldiği, rahmet ve şefkat dolu günlerin en değerlilerinden olan Kurban Bayramı tüm islâm âlemine mübarek olsun.

……………………………………………………………………………

1* (Bu bilgiler T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı websitesinden alınmıştır) 

2* (Hamide Kılıç 3 defa evlenmiş. İlk eşi Mehmet’den (Askeren gelikten 6 ay sonra ölmüş)  Hatice, Ahmet, ikini eşi Abullah’dan Fadıma, üçüncü eşi Ali’den Süleyman (20 öldü), Ayşe Toga doğmuş)

 



 













Bugün 12 ziyaretçi (30 klik) kişi burdaydı!
 
          
Her Gün Yeni Bir Başlangıçtır.....TogaMedyacı.....2006 dan bu yana

“Düşünce, Aktüalite, Edebiyat”







 

Toga Medyacı Editörü / Wie is de editor van TogaMedyacı






BİLGİSAYAR 'IP' TANIMA
SAYACI

Flag Counter
  


 



 


 




 
Copyrigt 2014 ..... Her Hakkı Saklıdır ..... Design by TogaMedyaci
Sitemizde yayınlanan haberler kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Bize mustafa_toga@hotmail.com e-mail adresinden ulaşabilirsiniz…




Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol