TOGA MEDYACI MENÜ
Ana Sayfa
Toga Röportajlar
=> 01-Güler Duman
=> 02-Athena Müzik
=> 03-Mercan Dede
=> 04-Fotomodel Chaira
=> 05-Yasemin Çeğerek
=> 06-Figen Genç
=> 07-Sevim Zor
=> 08-Saniye Bıldırcın
=> 09-Nurten Karışlı
=> 10-Cemile Sezer
=> 11-Seyfi Özgüzel
=> 12-Mustafa Toga-Röportaj
=> 13-Mustafa Ekinci
=> 14-Ömer Aşıran
=> 15-Semih Arıkan
=> 16-Vedat Gültekin
=> 17-Radar Holland
=> 18-Monique Turkeye
=> 19-Kinder Verniging
=> 20-Müzeyyen Doğaner
=> 21-İsmet Deringöl
=> 22-Kemal Yalçın
=> 23-Mehmet Güçyetmez
=> 24-Osman Doğan
=> 25-Ali Aktaş
=> 26-Mehmet Arıkan
=> 27-İsmail Yiğiter
=> 28-Satılmış Karuç
=> 29-Süleyman Güdücü
=> 30-Recep İmamoğlu
=> 31-Sabahattin Uçar
=> 32-Nedim Bahçekapılı
=> 33-Arif Yakışır
=> 34-Dr. Ahmet Kaya
=> 35-Aydın Bayka
=> 36-Ali Osman Biçen
=> 37-Zeki Baran
=> 38-Ayhan Akgün
=> 39-Hamit Karakuş
=> 40-Turan Yazır
=> 41-Bülent Türker
=> 42-Gülsüm Tatar
Picasso Mustafa
Toga Makaleler
YOL HiKAYELERi-Gezi Notlari
AKTÜEL DOSYALAR
DOSTLARIN FOTOLARI
Türkce Ögretmeni ve Okunan Okullar
Hollanda'da Öğretmenlik Yılları
Hollanda D66 Partisi Adaylari
Basbakan Erdogan'in Hollanda Ziyareti
Salihli'nin Sultanları voleybolda 3-0 yendi
Baskan Kayda ile Basin Mensuplari
Şiir Şöleni ve BizimEce Şairleri
Avrupa Devletleri Tabelası
Brüksel AB ve Hollanda II.Kamer
El Mercan Balık Sarayı
Ciftligin Sadik Bekcileri
Toga'dan Duvar Resimleri
50-Salihli Karlar Altında
Linkler
İletişim
Ziyaretçi defteri
 


 





 










 





 











10-Cemile Sezer



BAŞARLI İŞ KADINI CEMİLE SEZER

Cemile hanım ödül kazanmış başarılı bir iş kadını olarak biraz kendinizden bahserder misiniz?

Altı kardeşin en büyüğü olarak 1965 yılında Tunceli’de doğdum. Çocukluğum Türkiye’de geçti. 1979 yılında Hollanda’ya geldiğimde 15 yaşındaydım. Rotterdam’a geldiğim ilk gün babam şunu söylemişti. ‘ Hollanda’da hiç bir şey hediye olarak verilmez, çalışıp kendin kazanmalısın. Unutma; ekmeğin dizinin üzerinde, kalktığın an düşer ! ’ Onun için geldiğim günden bu yana hep çalıştım. İlk zamanlar Hollanda’da göçmen politikası yoktu. Her şeyi kendi imkânlarımla yapmak zorundaydım. Okula gitmek istiyordum yol gösteren yoktu. Yaşlı Hollandalı komşumuz vardı, ben onlara; ‘Opa-Oma’ diyordum, onların çok yardımını gördüm. Kendi çabamla orta eğitimi bitirdim daha sonra HBO eğitimimi tamamladım. Hollanda’da kalmayı hiç düşünmüyordum. Daha sonra Türkiye’de eşimle tanıştım, anlayacağınız eşim ithal damat. O sıralar Boğaziçi Üniversitesinde serbet meslek olarak çalışıyordu. Bu fikrimi ona da söyledim.
‘ Tamam ’ Hollanda’da 5 yıl hızlı bir şekilde çalışalım sonra kesin dönüş yaparız.’ dedi. Ama şimdi şartlar ve ortam değişti.

Sezer Danışmanlık ne zaman ve nasıl kuruldu kısaca bilgi verir misiniz ?

Sezer Consult’u 2000 yılında kurdum. Daha öncesinde danışman olarak bir çok sektörde çalışmıştım, projeler yapıyor, projeler üretiyordum yani yeterli alt yapı ve birikimim vardı. Hiç unutmuyorum, Ticaret Odasına kayıt olduğum ilk gün, ilk iş teklifimi almıştım. O an ki duygularımı anlatamam. Sanki insan ilk çocuğunu kucağına alıyor gibi.
Biz daha çok sosyal ve kültürel alanda projeler üretiyoruz. Özel müteşebüslerin yanısıra bakanlıklardaki ihalelere katılıyoruz. Şu an elimizde okullarda ‘ discriminatie en pesten ’ ile ilgili Rotterdam, Vlaardingen ve Rijswijk’te projelerimiz var. Sezer Danışmanlık, ekip olarak çok iyi ve uyum içerisinde çalışıyor. Ayrıca bu sektörde ‘netwerk’ çok önemli ve sürekli fikir üretmek zorundasınız. Tabi ki proje üretmek çok güzel bir şey ama sonuç alınması daha da önemli. Biz bu güne kadar yaptığımız işlerde hep başarılı olduk. Bu da bizim referansımız.

Bir iş kadını olarak ev ve işi bir arada götürüyorsunuz. Zorlandığınız konular oluyor mu ?

Evliyim, iki çocuğum var. Elbette hem ev hem iş bunun zor tarafları var, ama bu konuda ailem ve eşim çok destek oluyorlar. Özellikle eşim her zaman bana destek oldu ve olmakta. Aramızda iş bölümü yaptık çocukların eğitimi ve yetişmesindeki sorumluluk ağırlık olarak onda. Tabii ki ben de zamanım el verdiğince ilgileniyorum. Örneğin okullardaki karne ve veli akşamlarına mutlaka katılıyorum. Sık sık aile olarak beraber sosyal aktiviteler yapıyoruz. İşimi çok seviyorum zaten sevmesem başarılı olamam. Kısacası bu işlerde organize çok önemli.

Hollanda medyasında göçmen kadınlar özellikle şiddet hususunda gündeme gelmektedir. Türk kadınının imaj sorunu yaşadığına inanıyor musunuz ? Yaşadığınız her hangi bir olay var mı ?

Göçmenlere dönük aile içi şiddet ve töre cinayetleri gerçekten basında sık sık yer alıyor. Şiddet olayları yalnızca, Türkler ya da Müslümanlar arasında yaşanan bir durum değil, töre bağlantılı şiddet olaylarıyla dünyanın dört bir yanında karşılaşılıyor. Ben kişisel olarak buna şiddetle karşıyım.
Türk kadını demeyelim de göçmen kadını imajında ön yargı var. Ben bir çok derneğe üye olduğum gibi Hollanda İş Kadınları Kulübüne de üyeyim. İlk zamanlar Hollandalılar benimle konuşmaya başlayınca, kaç yıldır buradasın? Annen baş örtülü mü? gibi özel sorular soruyorlardı. Bende soruya karşı soruyla cevap veriyordum. Annemin hangi tür ruj kullandığını da öğrenmek ister misiniz? dediğimde şaşırıp kalıyorlardı. Göçmen kökenli bir iş kadınıyım ben. Bununla da gurur duyuyorum. Elbette herkes gibi ben de işim ve kariyerimle ilgili sorular sorulması ve bu konularda sohbet edilmesini tercih ederim.

Günümüzde Türk kadınları siyasette başarılı bir noktaya doğru ilerlemekte. Siz de bir siyasi partinin il başkanlığını yürütüyorsunuz. Bayanların bu başarısı iş dünyasına da yansıyor mu ?

Bu konuların artık bize ters gelmemesi lâzım. Çünkü artık burdan gidici değil kalıcıyız onun için milletvekillerinin, belediye meclis üyelerinin yanısıra belediye başkanları da çıkarmalıyız. (Örneğin, Fas kökenli Ahmet Aboutaleb’in Rotterdam Belediye Başkanı olması gibi )
Ben de 2006 yılından bu yana bir siyasi partinin Rotterdam il başkanlığını yürütmekteyim. Tabi bu tepeden inme olmadı, uzun yıllar parti içerisinde, çeşitli komisyonlarda aktif olarak çalıştım, il başkanlığına aday olunca da üyeler beni seçip, bu göreve getirdiler.
Evet, üst düzey yönetici olarak çalışan bayanlarımız var. İlerde daha çok başarılı iş kadınlarımızın olacağına inanıyorum.



Sizce başarının sırrı nedir?

Başarının sırrı ; ‘ Çalışmak... çalışmak... çalışmak...! ’

Hollanda İş Kadınları Federasyonu tarafından bu yıl dördüncüsü düzenlenen ‘ Yılın İş Kadını ’ yarışmasında 3. oldunuz. Bu konuyu biraz açar mısınız? Kimler katılabiliyor, şartları nedir ? Sizin seçilmenizde hangi faktörler ön plâna çıktı ?

Hollanda İş Kadınları Derneği üyesiyim. Aday olmam için teklif onlardan geldi. Katılım prosedürü ise şöyle; İlk önce Ticaret Odasına kayıtlı şirketiniz olması lâzım. Sonra mevcut ticarethaneniz istenilen kriterlere uymalı. Bende baktım tüm şartlar fazlasıyla bizde var. Müracaatımızı yaptık, kısa bir süre sonra bizden yıllık işyeri envanterimiz istendi. Gönderdik. O da olumlu onaylanınca bir komisyon iş yerine gelip incelemelerde bulundu. Daha sonra Fortis bankasının Utrecht kentindeki genel merkezinde düzenlenen finalde, yüzlerce girişimciyi geride bırakarak üçüncülük ödülünü kazandık. Böylesi önemli bir yarışmada dereceye girmek beni ve iş arkadaşlarımı son derece mutlu etti.

Türk iş adamlarına yönelik bir çok dernek ve vakıf varken İş Kadınlarına yönelik bir tane yok, sizce bu bir eksiklik mi ?

Hayır. Zaten Vakıfların mutlaka bir kadınlar kolu var ve onlarda sosyal faliyetlerde bulunuyorlar. Bence bay bayan ayırımı yapılmamalı. Her işveren derneğinde kadın-erkek yöneticiler ve üyeler bulunmalı. Benim demek istediğim yönetici kadroya eğitimli, yetenekli bayanlarında getirilmesi. Diğer bir konu ise yemekli toplantılara olsun, açılışlara, sempozyumlara erkekler yalnız başlarına katılıyorlar, bence eşleriyle birlikte gitmeleri en uygunu. ‘Ondernemersprijs’ de kim başarılı ise ona verilmeli diye düşünüyorum.
Etnik pazarda göçmenlerin aynı işe yöneldiklerini görüyoruz. Örneğin bir caddeye bakıyorsun 5-6 tane dönerci dükkanı, fırın veya kasap var, sizce bu nelerden kaynaklanıyor.
Bu çevreden etkilenmeyle oluyor. Çoğu zaman risk alacak işlere yönlenilmiyor. Bir işyeri açmaya karar verdiğimizde ilk önce çevremizdeki işletmelere bakıyoruz. Ama şunu da göz ardı edemeyiz. Değişik iş dallarında başarılı olan bir çok insanımız var. Fakat bunlar model olarak ön plâna çıkmıyorlar. Yeni yetişen eğitimli gençlerimiz çok aktifler, değişik sektörlere yöneliyorlar, atılımcılar, yeniliklere açıklar, ileride çok daha başarılı ocakları kanısındayım.

Geçtiğimiz günlerde Amerika’da patlak veren ekonomik kriz dünyayı sarmış durumda. Bu küresel kriz Hollanda’yı da etkilemeye başladı. Girişimcilerin krizi en asgari şekilde atlatması için neler önerirsiniz ?

Bu kriz artık sadece ABD'yi ya da mortgage piyasasına yatırımları olanları ilgilendirmiyor. Çünkü bankacılık sektöründen, perakendeye ve hizmetler sektörüne kadar sıçrayan yavaşlama artık küresel finans sisteminin bir sorunu haline gelmiş durumda. Ağustos krizinden sonra finansal piyasaları kilitleyen, bankaları birbirlerine borç vermez duruma getiren nakit sıkışıklığı ile bambaşka bir boyut alan krizin daha da sistematik bir mali çöküşe neden olabileceği iddia ediliyor. Şu an Hollanda’yı direk olarak etkilemiş diyemeyiz. İşyerlerinde işçi çıkarmaları yok, fakat bir çok firma elaman alımlarını dondurdu. Yani herkes kendi tedbirini kendisi almaya çalışıyor. Bu krizin etkileri sektörden sektöre değişiklik göstereceği için bazı şirketlerde iflas furyası yaşanabilir. Girişimcilere benim tavsiyem birdenbire büyümesinler. Sağlam adımlarla ilerlesinler.

Röportaj : Mustafa Toga
Press Foto : Ali Okşak











Bugün 12 ziyaretçi (18 klik) kişi burdaydı!
 
          
Her Gün Yeni Bir Başlangıçtır.....TogaMedyacı.....2006 dan bu yana

“Düşünce, Aktüalite, Edebiyat”







 

Toga Medyacı Editörü / Wie is de editor van TogaMedyacı






BİLGİSAYAR 'IP' TANIMA
SAYACI

Flag Counter
  


 



 


 




 
Copyrigt 2014 ..... Her Hakkı Saklıdır ..... Design by TogaMedyaci
Sitemizde yayınlanan haberler kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Bize mustafa_toga@hotmail.com e-mail adresinden ulaşabilirsiniz…




Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol